Bahattin ANIK
Şehit Düştüğü Tarih: 9 Şubat 1994
Şehit Düştüğü Yer: Ordu, Kumru İlçesine
bağlı Eskiçokdeğirmen köyü
Doğduğu Tarih: 1962
Doğduğu Yer: Trabzon Çarşıbaşı
Mezar Yeri: Akçaabat, Trabzon
Karadeniz
Kır Birliği Komutanı Bahattin ANIK, Ordu’nun Kumru
İlçesine bağlı Eskiçokdeğirmen köyüne girerken
oligarşinin kiralık katillerinin kurduğu pusuya düştü ve kahramanca direnerek
şehit düştü.
BAHATTİN
ANIK (Komutan Yılmaz) Yoldaş, Laz milliyetinden emekçi bir ailenin çocuğuydu.
1976-77
yıllarında daha çocuk denilecek yaştayken devrimci mücadeleye katıldı. Başlangıçta
DY saflarında mücadele sürdürürken, 1978'de hareketimizin kurulması ile DY
tasfiyeciliğine tavır alarak safını belirlemekte tereddüt göstermedi. Karadeniz'de
DY tasfiyeciliğinin teşhiri ve devrimci mücadelenin yükseltilmesi için
militanca çalıştı.
1980'de
Giresun'da Tirebolu ve Espiye Liselerinde ve çevresinde örgütlenme çalışmaları yapmakla
görevlendirildi. Bu görevini sürdürürken birçok anti-faşist eyleme katıldı.
Birçok kez gözaltına alındı.
12
Eylül dönemi tutuklanarak yıllarca tutsak kaldı. Ama 12 Eylül zindanları
çokları gibi O'nu bitiremedi. Tutsaklığı bittiğinde devrimci ailesini bularak daha
yüksek kinle mücadeleye sarıldı.
1988'de
Hareketimizin silahlı örgütlenmeleri içinde yer aldı. 1990'da Silahlı Devrimci
Birliklerin kurulmasıyla ilk üyelerinden oldu.
Hareketimizin
atılım yıllarında birçok eylemde yer aldı. Yararlılık ve kahramanlıklar gösterdi.
Bu nitelikleriyle şehir birliklerinde komutan yardımcılığına yükseldi.
1992'de
Kır Gerillasında görevlendirilen Yılmaz Yoldaş, Sivas-Tokat Ahmet KARLANGAÇ Kır
Gerilla Birliği'ne sıradan bir savaşçı olarak katıldı. Ama kısa sürede kimi eksik
ve zaaflarını aşarak, kır koşullarına adapte olarak yine komutan yardımcılığına
yükseldi.
1993
sonlarında Karadeniz Dağlarında kır birliğini kurmak ve geliştirmek görevi ile
Karadeniz Kır Birlikleri Komutanlığı'na atandı. Bu O'nun en büyük hayaliydi.
Büyük bir coşku ve heyecanla kısa sürede görev bölgesine ulaştı. Yeni
savaşçılar yetiştiriyor, program ve planlar geliştiriyordu. Şehit düştüğü ana
kadar bu heyecanından hiçbirşey kaybetmeden çalıştı.
Oligarşinin
kiralık katilleri bir operasyon sonucu kır birliği faaliyetinden haber aldığında
Komutan Yılmaz görevinin en önemli kısmını yerine getirmiş, birliği eğitmiş
olmanın huzuru içindeydi. O iyi bir öğretmen ve iyi bir öğrenciydi. DEVRİMCİ SOL'culuğu öğrenmek, yaratmak ve yoktan var etmek olduğunu
iyi bilirdi. Bu özellikleriyle kısa sürede genç ve tecrübesiz insanlardan bütün
olanaksızlıklara karşın bir birlik yaratmayı bildi. Düşman gerilla birliğimizin
faaliyet yürüttüğü bölgeye büyük bir kuvvetle saldırmasına karşın beklediği sonucu
alamadı.
O,
gerçek bir devrim savaşçısıydı. Kırda ve şehirde savaşın ustalarındandı.
Yaşamında korkuya, tereddüte, bedensel isteklere yer
yoktu. Soğukkanlı ve ölüme meydan okuyanlardandı. Savaşın, yaşamı ölümün
ağzından çekip almak demek olduğunu bilenlerdendi. Eylemlerde yoldaşlarına
siper, hedefe süzülüp giden bir kartaldı. Her eylemde en riskli noktaları
tercih eder, çatışmada en son yoldaşı çekilmeden çekilmezdi.
Komutan
Yılmaz, kır koşullarında savaşın diğer boyutu olan amansız doğa koşulları
karşısında da yiğit bir savaşçıydı. Günlerce aç ve susuz kaldığı oldu. Bir kez
yakınmadı, kendi direncini yoldaşlarına aşılamak için çabaladı.
Eksik
ve zaaflarına yenildiği, geri konuma düştüğü anlar da oldu. Şehir birliklerinde
komutan yardımcısı iken, sıradan bir savaşçı olarak kır birliklerine gitmesi bu
nedenleydi. Ama zaaflarını aşmayı, düşüşten yeniden yükselişe geçmeyi ve daha hızlı
yürümeyi bilenlerdendi. Çünkü O, sorumluluklardan kaçan, gerekçeler peşinde
koşanlardan değildi. Bir eleştiri-özeleştiri raporunda şöyle diyordu:
"Kendi kişisel çıkarlarımız
ön planda olduğunda hemen haklarımıza sarılırız. Ama örgütümüzün sorunları söz
konusu olduğunda bu haklarımızı ve görevlerimizi nedense hatırlamayız."
O,
bu kavrayışıyla eksik ve zaaflara karşı acımasızdı, ama her eksiklikte önce kendine
yönelen, kendi payını arayandı. Kendini yenilemekte zorluk çekmemesi de bu
nedenleydi.
Komutan
Yılmaz bir Laz uşağıydı. Esprileri, sıcakkanlılığı, coşku ve atılganlığıyla
hatalar ve zaaflar karşısında tahammülsüzlüğüyle Laz milletinin özelliklerini
devrimci kişiliğiyle birleştirmiş tüm birliğin moral kaynağı, Lazoğlusu olmayı başarmıştı.
Ve
O, bir halk adamıydı. Halkın acılarını, dertlerini yüreğinde hisseden, halkın
dilinden konuşmasını bilendi. Çocukla çocuk, gençle genç, yaşlıyla yaşlıydı.
Bütün yaşamını halkın kurtuluşuna adayan gerçek bir halk önderi, halk
örgütçüsüydü...
(Yukarıdaki
özgeçmiş, 21 Şubat 1994 tarihli 69 sayılı Devrimci Sol Haber Bülteni'nden alınmıştır.)
Hakkında
Daha Geniş Bilgi İçin...
Yoldaşları, yakınları Bahattin Anık’ı Anlatıyor: